15 Ekim 2007 Pazartesi

AŞK'I İLAHİ Durmaz Yanar

İbrahim Cuşan İlahi Aşk

ilahi aşk Abdulbaki Kömür-mihricanla konuşmak1

Ah mine`l Ask

Bir aşk verki bana………

Ey Yüce AllahımBir aşk ver ki bana hiç yaşanmamış olsun

Bir aşk ver ki sana durmaksızın koştursun

Bir aşk ver ki bana samimi muhabbet oluştursun

Bir aşk ver ki sana aşkla şuurla çoştursun

Bir aşk ver ki bana hep tevekkül ile andırsın

Bir aşk ver ki sana gönlüm alev alev yansın

Bir aşk ver ki bana rızanı tam kazandırsın

Bir aşk ver ki sana hamdü sena ile yaşatsın

Bir aşk ver ki bana nur cemalullahına ulaştırsın

Bir aşk ver ki sana çok ama çok yaklaştırsın

Amin Amin Amin

12 Ekim 2007 Cuma

Aşk üç harftir...


Aşkın en güzel varisi neydir. Cansız bedeni, ölü bedeni hiç aldırış etmeden nameler döker. Peygamberimizin sünnetleri, hadisleri bizlere nasıl kalmışsa neyde nameleriyle anlatır bir şeyleri. Seni görseydi, sesini duysaydı ne olurdu hali.
Her şey, her yer, her hal, her ses, tabiat seni anlatır. Bülbülleri uyutmayan hulara gark eden, arıları ibadete hem de hiç durmadan, karıncaları mecnun eden, hiç durmadan yürüten, çiçekleri gündüz açılıp gece kapanmaya yönelten, gülü güldüren, bülbülü inleten o aşktır. Aşkınla solar bedenimiz, aşkınla görmez gözlerimiz, açılır kalbimiz, aşkın gideriz mürşidimize, çağırır bizi, uzak diyarlarda olsa dahi her an yanımızdadır ruhen, yakarışlar yükselir, göğün derinliklerine semanın zirvelerine, dağlarda yankılanır, taşlara çarpar başı aşkın hükümranlarıdır hoş sedalar, aşıktan haber götürür saba yeli hoş vakitlerde, duaların kabul olduğu anlarda coşar aşık, yönelir sevgilisine, döker dertlerini. Tüm alem-i ezkar O’nunla dolup taşar diller susar, coşar kalpler, kapanır gözler açılır gönüller, rahmet kapıları sonuna kadar açılır. Kim inanmaz buna, kim, kim inkar edebilir Seni? Kim şirk koşar Sana? Kahhar isminle kahret onları, aşıklar üzülmesin, kalksın tüm engeller aşıkların önünden, aşk ehillerini Seninle ve sevginle, rüyalarda birleştir aşıklarla mürşitleri.
Aşk sarmaşık kökünden gelir, sarıp sarmalar kendine, kendine bağlar aşığı, öyle bir sarar ki hiç bir şeyden engelleyemez onu. “Kalu bela” demiştik, beli evet demektir. Belaya gark olmak, bela ile hem-hal olmak, aşk belasına tutulmak demektir. Senden gelen her şeye evet demektir. Orada anlaşmıştık. Senden ayrılmıştık, diyar-ı belaya düşmüştük. Sen orada Sana ilk secde edeni habibin, sevgilin, nebin seçmiştin. Bizler onu öyle özlüyoruz ki görememe ızdırabı yürekleri parçalıyor, onun kokusunu duyamama, ayaklarının tozunu öpememe acısı hiç terk etmiyor bizleri. Aya her bakışımda onun parmaklarını hatırlıyor, onun güzelliğini görmek istiyoruz. Cemalini cemaline yansıtmıştın. Gönülleri aşkınla doldurup cümle aşıklara rüyalarında seyrettirdin habibini. Şevk-i aşkına doyum olmaz, firakte, visalde ağlar yanarız cemalini görme arzusuyla. Tadı yok sensizliğin, Senin büyüklüğünü düşünmekle akıl sırra eremiyor, zerreden de daha küçük olan bizler Seni anlayamıyoruz. Öğret bize bilmediklerimizi. Mevlana’nın şeb-i aruzudur aşk, Yunus’un düz odunları, Emir Sultan’ın çıralarıdır, Birinci Ahmed’in başındaki tacıdır, Kanuni’nin seferleri, fatih’in gülleri, gemileridir aşk.
Aşıkların aşkı artar,
Gönül odu şu’le saçar,
Ab ister yandıkça yanar,
Alev içinde İbrahim olayım mı?


alıntıdır

Dibe vurmuşum vurgun yer gibi...




Yanan yüreklerin sırrını bilenler gelsin meydana,
Bu ayrılık canıma yetti hasreti zor geliyor bana,


Yürek yanmadan bu aşk olgunlaşmazmıki ya Rab,
Dibe vurmuşum vurgun yer gibi, ateşimi gül eyle ya Ya Rab...




Secde bu olsa gerek, en yakın olduğum an...
Görmüyor gözlerim ağyarı, öyle güzelki seninle olduğum an...



Vuslatına bu can nasıl dayanır bilmem...
Alsan razıyım canımı her daim....

Ölmeden ölmek bu olsa gerek
Yaşamıyor bu can yoklukta gerek
Özledim seni hemde çok,
Bu hasrete vuslat gerek...